Kompresyon terapisi hipertrofik skar tedavisinde kullanılan etkili bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemde hipertrofik skarlar yanık bası giysisi kullanılarak tedavi edilir. Yanık bası giysileri skarı küçülterek iyileşme sürecini hızlandırır. Kompresyon tedavisi ve yanık bası giysisi, yanık sonrası oluşan skarların tedavisinde birincil yöntem olarak kabul edilir. Yanık bası giysisi özel malzemeler kullanılarak imal edilir ve bölgesel baskı uygular.
Yapılan çalışmalarda kompresyon tedavisinin derinin dermis tabakasını incelttiği gözlemlenmiştir. Bu yöntemle yanık bası giysisinin uyguladığı basınç doku ödemini ve hücrelerdeki bölünmeyi en aza indirir. Sonuç olarak skar doku oluşumu azalır ve kollajen epidermise göre yenidendüzenlenir.
Kompresyon tedavisinin etkisini artırmak için yanık bası giysisi ile silikon jel tabakaların kullanılması tavsiye edilir. Yanık bası giysisi + silikon jel tabakaların kullanımı tedavi sürecine olumlu katkı yapmasıyla birlikte daha iyi sonuç almada yardımcı olur.
Kompresyon Tedavisi Uygulanma Şekli
Yanık Bası Giysisi
Tüm cilt greftlerinin yanı sıra profilaktik bir önlem olarak yaralar daha yavaş iyileşir. Bu skarların daha hızlı iyileşen skarlara oranla hipertrofik skar oluşturma ihtimali daha fazladır. İyileşmekte olan cilt, basınç tedavisinde yanık bası giysisinin uyguladığı basıncı tolere edebilecek düzeye geldiğinde tedaviye başlanmalıdır. Yanık bası giysilerinin günde 23 saat en az 12 ay boyunca veya skarın iyileşmesi için tanınan süre zarfı boyunca kullanılması önerilmektedir. Yanık bası giysileri gerekli optimum basınç değerini yakalayabilmek ve vücuda zarar gelmesini önlemek amacıyla hastanın ölçülerine göre özel olarak yaptırılmalıdır.
Doku hasarını önlemek için yanık bası giysisinin uygunluğu düzenli aralıklarla izlenmelidir. Yanık bası giysilerinin uyguladığı basınç değeri kılcal basınç (20-30mmHg arası) değerine yakın olmalıdır. Ayrıca yanık bası giysileri esnekliklerini yitirdiklerinde, şekil alamaz hale geldiklerinde, dokunulamayacak kadar yağlı hale geldiklerinde, tamir edilmesi mümkün olmayan delikler veya fermuar sorunları meydana geldiğinde değiştirilmelidir.
Kompresyon Tedavisinin Skar Üzerine Etkileri
Kompresyon Tedavisi skar ile mücadelede standart bir protokol haline gelmiştir. Kompresyon Terapisi skarın önlenmesi ve dokuların iyileştirilmesi için kullanılan ve doktorlar tarafından en çok tercih edilen yöntemlerden biridir. Kompresyon tedavisi hipertrofik skarların önlenmesinde, skarın iyileştirilmesinde, kaşıntı ve ağrının azaltılmasında oldukça etkili bir tedavi yöntemidir. Ayrıca kompresyon tedavisi sonucunda dermis incelir, kollajen katmanları epidermise göre yeniden düzenlenir, skar azalır ve daha esnek hale gelir.
Yanık Bası Giysisinin (Elbisesinin) Kullanım Faydaları Nelerdir?
İnsanların başına çeşitli dönemlerde yanık ya da cildi bozacak türden kazalar gelebiliyor. Bu tür kazaların şiddetine bağlı olarak tedavi sonrasında cilt görünümünde büyük bozukluklar ortaya çıkıyor. İyileşme döneminde kalojenin uygun şekilde sentezlenmemesi cilt üzerinde şekil bozukluğuna ya da kabarıklığa neden olabiliyor. Bu tür yaralar ve şekil bozuklukları hem hastanın moral seviyesini olumsuz yönde etkilerken hem de önemli derece de hareket kısıtlamasına neden olmaktadır. Bu tarz yaralarda genelde cerrahi uygulama yöntemleri kullanılsa da hasta adına kullanılabilecek bir diğer önemli yöntemlerden biri de yanık bası giysisidir. Özel olarak üretilen bu giysi hastanın yaralarına birebir baskı yapar ve nemli tutar.
Yanık Bası Giysisinin Özellikleri Nelerdir?
Yanık bası giysisi kullanım amacı bakımından hastaya en iyi şekilde hizmet eden bir üründür. Kullanıldığı alanda bulunan yara üzerine tam bir baskı sağlayarak yarayı kontrolü altına alır ve yaranın kurumasını engelleyerek nemli kalmasına yardımcı olur. Nemli kalan yara da kuruma emaresi göstermez ve herhangi bir şişlik ya da kabarma ortaya çıkmaz. Yanık bası giysileri yara üzerinde kullanıldığında esnek yapısı sayesinde yaranın tam olması gerektiği formda iyileşmesine ve ten üzerinde herhangi bir şekilde iz kalmamasına yardımcı olur.
Yanık Bası Giysisi Nasıl Üretiliyor?
İhtiyaca göre farklı özellikleri olan yanık bası giysileri hem silikonlu hem de silikonsuz olarak üretilmektedir. Kişiye özel ölçülerde üretildiği için dar ya da bol gelme gibi bir riski bulunmamaktadır. Önce hastanın yara bulunan kısımları tespit edilir ve daha sonra kişiye özel olarak bir yanık bası giysisi tasarımı oluşturulur. Ölçü alınırken yaraların mikrop kapma riski olduğundan bu aşamada hijyenik bir şekilde işlem yapılmaya büyük bir özen gösterilir. Üretimi esnasında hastanın rahatsız olmaması ya da yara üzerinde kaşıntı meydana getirmemesi açısından robotik dikişler atılmaya özen gösterilir. Bazı hassas olan kısımlar için ise dikiş yerine farklı birleştirme metotları kullanılır. Bu ürünler kolay bir kullanım sunması açısından fermuarlı olarak tasarlanır ve fermuar koruma kısımları da hastaya herhangi bir rahatsızlık hissi vermez.
Yanık Bası Giysisi Nasıl Kullanılıyor?
En iyi şekilde sonuç elde edebilmek için açık yaraların hemen iyileşmesinin ardından kullanılması gerekmektedir. Hastalar alışma evresi geçtikten sonra günlük rutin olarak bu giysiyi giydiklerinde daha hızlı sonuç alma imkanı elde edeceklerdir. Yaraların durumuna göre 3 ay ile 12 ay arasında bir kullanımı bulunmaktadır. Yanık bası giysileri kirlendiği taktirde yıkanabilir bir özelliğe sahip giysilerdir.
Yanık Bası Giysilerinde Bulunması Gereken Özellikler
Yanık bası giysileri her zaman hastanın sağlık durumu ve rahatı düşünülerek tasarlanmalıdır. Hastanın cildine daha fazla zarar vermemek adına yüksek kalitede ve yumuşak kumaş kullanılmalıdır. Aynı zamanda üretilen ürün mutlaka cilt ile uyum göstermelidir. Rahat hareket kabiliyeti sunması ve hastanın durumuna göre basınç ayarlarının normal düzeyde olması gerekiyor. En önemli özelliği ise mutlaka kişiye özel olarak üretilmiş olması gerekmektedir.
Lenf sıvısının cildin altında bulunan yumuşak dokularda birikmesiyle oluşan lenf ödem hastalığı farklı sebeplerden ortaya çıkabilir. Kaynağı belli olmayan primer ve kanser , kaza gibi farklı etkenlerden olabilecek sekonder lenf ödem olarak tanımlanabilir. Yaygın olarak Kompleks Dekonjestif Terapi (KDT) lenf ödem tedavisinde kullanılan farklı bileşenleri olan bir tedavi yaklaşımıdır. KDT Manuel Lenfatik Drenaj (MLD), kompresyon tedavisi egzersizleri, cilt bakımı ve hasta eğitimini de içerrmektedir.
Burada kompresyon tedavisi, kısa gerilimli bandajlarla çoklu bandajların kompresyon giysisi ile günlük yaşamda korunma, gece giysileri ile hareketsiz durumda ödem kontrol etme velenf ödem cihazıile yukarıda sayılan yöntemlerle atılamayan ödemi atma tedavisidir. Yaygın inanç lenf ödem cihazının bu tedavide işe yaramadığıdır. Yeni nesil lenf ödem cihazları tedavide kol için kol+omuz+gövde,, bacak için, bacak+kasık+genital+gövde bölümlerini içeren kompresyon giysileriyle bu tedaviden gelecekte daha etkin kullanılabilecek bileşeni olarak gözükmektedir.
Lenf Ödem Cihazı ve Giysisi
Sıralı kalibre edilmiş, bölmelerdeki basıncın kontrol edilebildiği lenf ödem cihazları doğru manşonlarla klinik çalışmalarda etkinliğini kanıtlamıştır. 2-3 yıllık kullanım süresi sonunda hastalarda ödemli doku sıvısı kanalları oluşturduğu, alt uzuvda femoral kanaldan gövdedeki ana lenf kanalına (torasik kanal) boşaltım yaptığı yayınlarda ifade edilmiştir. Üst uzuvdaki koldan başlayarak gövdedeki koltuk altı ve ameliyatlı meme üzerinden gövdedeki ana lenf kanalına (torasik kanal) boşaltım yaptığı kaydedilmiştir.
Bu işlemi yapabilen lenf ödem cihazı Bio Compression Systems SC-3008-DL modeli ve gövde birleşimli giysileri bu sayfada gösterilmektedir. Ayrıcaburayatıklayarak cihazlar sayfasına geçiş yapabilirsiniz. Bu yeni nesil lenf ödem cihazları tek başına tedavide kullanılmaz. MLD + bandajlama + kompresyon giysisi + lenf ödem cihazı birleşimiyle kullanılır.
Bio Compression Systems lenf ödem cihazı klinik onaylı olup ayrıca FDA onayına sahiptir.
Lenf sistemi, lenfodik dokunun birleşmesi ile ortaya çıkan bir organ sistemidir. Vücudun ikinci dolaşım sistemi olarak da bilinen bu lenf sisteminde meydana gelen bozukluklara lenfödem hastalığı ismi verilmektedir. İnsanlar tarafından fil hastalığı olarak da bilinen bu hastalık zengin protein içeren sıvının doku içerisinde birikmesi sonucunda oluşan ve ağrılı bir sürece neden olan hastalık türüdür. Yaşamı son derece olumsuz şekilde etkileyen bu hastalık sıkça kollarda ve bacaklarda görülmekle beraber baş, boyun ve karın bölgesinde de görülebilmektedir. Lenfödem hastalığının farklı belirtileri vardır. Vücudun birçok yerinde oluşan bu hastalık meydana geldiği bölgede ağrı, şişlik, sıkılık gibi hisler ortaya çıkarır. Aynı zamanda enfeksiyona da açık hale getirir. Gerekli önlemler alınmadığı taktirde kötü huylu değişimler sonucunda da uzuv kayıplarına neden olabilmektedir.
Lenfödem Çorapları Neden Önemlidir?
Lenfödem hastası olan insanlar tedaviden sonra bir süre lenfödem giysileri kullanmalıdırlar. Bu giysiler kompresyon uygulanması gereken bölgeye göre farklılıklar göstermektedir. Bacaklarda oluşan lenfödem rahatsızlığı için lenfödem çorapları kullanılmaktadır. Bu çoraplar sayesinde lenfödem sıvısının yeniden uzuv içerisinde birikmesi engellenir ve böylece tedavi sürecine önemli bir katkı sağlar. Diz bölgesinden daha aşağıda bulunan ödemler için dizaltı, kasığa kadar olan ödemeler için de dizüstü silikonlu çoraplar kullanılmalıdır. Aynı zamanda dizüstünde ve kasık bölgesinde de ödem bulunuyorsa külotlu lenf ödem çorapları kullanılmalıdır.
Lenfödem Çoraplarının Özellikleri
Lenfödem çorapları tek tip çoraplar değildir. Aksine ödemin oluşma yerine göre kullanılması gereken çoraplardır. Aynı zamanda bu çoraplar dokuma çeşitlerine göre de farklılıklar göstermektedir. Dokuma seçeneğine göre iki farklı türü bulunan lenfödem çoraplarının biri Flat yani düz örgü şeklinde olan çoraplardır. Diğeri ise, dairesel dokuma çoraplardır. Lenfödem hastalığı çok ciddi bir hastalık olduğundan bu rahatsızlığın olduğu bölgede mümkün olduğunca kuvvetli dokumaların tercih edilmesine özen gösterilmelidir. Bu sebepten ilk tercih olarak genelde flat yani düz dokumalar kullanılmaktadır. Diğer dokuma türü de hem dokuma kalitesi hem de fiyatları bakımından farklılıklar göstermektedir.
Lenfödem Çoraplarının Faydaları
Lenfödem çorapları tedavi sonrasında hastaların daha rahat etmesi ve ödem oluşumunun engellenmesine yardımcı olmaktadır. Tedavi süresince ödemin oluştuğu yere göre bu ürünlerin kullanılması oldukça önemlidir. Ancak ödemin olduğu yere göre hazırlanan ürünlerin kullanılması büyük önem taşıyor. Diz altında oluşan ödemeler için diz üstü çorapların kullanılması tedaviye yardımcı olmayacaktır.
Lenfödem Çorapları Hangi Durumlarda Çıkarılmalıdır?
Lenfödem çorapları ödemin oluştuğu yerde ağrı, şişme ve yara açılması gibi durumlar yaşandığı anda çıkarılmalıdır. Aynı zamanda el ve parmaklarda renk değişimlerinin ortaya çıkması, parmakların şişmesi durumunda da çorapların bir süre çıkarılması ve daha sonra tekrar kullanılması gerekmektedir. Lenfödem tedavisi süresince ve bu tedavi sonrasında bu ürünlerin kullanılmasına önem verilmelidir.
Halk arasında lenfödemefil hastalığı da denir. Kişilerin ağırlıklı olarak uzuvlarında şişlik gözlemlemesiyle farkedilen bir hastalıktır. Cildin altında bulunan yumuşak dokularda lenf sıvısı birikmesiyle meydana gelir. lenfödem bası giysisi
Lenfödemin sebebi doğuştan ya da başka sebeplerden olabilir. Genellikle cerrahi müdahalelerin ardından oluştuğu gözlemlenmiştir. Cerrahi müdahaleler dışında travma, radyasyon tedavisi, obezite ya da enfeksiyon da lenfödeme sebep olabilir. Doğuştan lenfödeme primer, başka sebeplerden ortaya çıkan lenfödeme sekonder adı verilir. Primer lenfödem genel olara kadınlarda daha çok görülür.
Vücudundalenfödemolduğunu hisseden kişiler bir fizik tedavi doktoruna görünmelidir. Hastalara çeşitli masaj ve egzersizler verilir. Bu bağlamda kompresyon cihazları da ön sıradadır.
Lenfödem kompresyon cihazlarının birçok çeşidi vardır. Bireyler doktora danışarak bu çeşitlerden birini tercih ederek vücut şişliklerini azaltmayı hedefler. Lenfödem kompresyon cihazları pnömatik kompresyon cihazı olarak da isimlendirilebilir.
Lenfödem kompresyon cihazları hava ve basınç akımı sağlayan bir motor ile manşondan oluşur. Manşon, ödemin olduğu uzvlar için özel olarak tasarlanmıştır ve hava akımının bulunduğu bölmelerden oluşur. Yeni nesil lenfödem kompresyon cihazlarında basınç uzuv ucundan gövdeye doğru azalan şekildedir ve distalden (parmak uçları) proximale (gövdeyle birleşimine) basınç farkı fazlalaştırılarak etkin bir tedavi sağlar.
Kompresyon cihazındakademeli olarak hava dolup boşalır. En alt noktadan başlayarak en üst noktaya kadar manşon havayla dolup boşalır. Bu havayla doldurma esnasında şişen bölmelerin hepsi hava tutmaya devam etmelidir. Böylece kişilerin şişliğinin azalması hedeflenir.
Kompresyon cihazları lenfödem taşıyan kişilerin vücudunda bulunan şişlik durumunu azaltmak için üretilmiştir. Lenf sıvısı kompresyon cihazı sayesinde vücut dolaşımına katılır.
Lenfödem cihazları yalnızca lenfödem tedavisinde kullanılmaz. Birçok farklı alanda da kullanılabilir. Toplardamar yetmezliği, lipoödem bunlardan biridir.
Lenfödem kompresyon cihazı, kan dolaşımını artırır, kişilerin yaşam kalitesi yükselir.Bireylerin yaşam kalitesi artar ve stres durumu azalır. yanık bası giysisi
Lenf sistemi ile ilgili bir problem olarak vücuda yayılmış damarlar ve bez ağlarından dolayı kaynaklanan ve birçok insanda vücudun dokularında kronik yani uzun süreli şişme şeklinde ortaya çıkan rahatsızlıklar lenfödem olarak bilinmektedir. Bu nedenle hızlı bir şekilde belirtiler görüldükten sonra tanı konulması ve lenfödem tedavisi uygulanması gerekmektedir. Rahatsızlığın belirtileri genellikle ağrı, hareket zorluğu, cilt enfeksiyonları, cilt sıkılaşması, kırışıklık ve ciltte siğil benzeri büyümeler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilerin görülmesi sonrasında hızlı bir şekilde doktora başvurarak muayene yapılması ve eğer rahatsızlık bulunuyorsa tedavi aşamasına geçilmesi önemlidir. Primer ödem genetik olarak ortaya çıkabilen rahatsızlık olarak bilinirken, ikinci ödem ise lenfatik sistemde hasar ve yanlış tedaviler, yaralanma ve iltihaplar sonucu ortaya çıkabilir.
Lenfödem Tanısı Nasıl Konulur Ve Tedavisi Nasıl Başlar?
Nadir olarak görülen Primer türüne karşılık olarak ikincil (seconder) lenfödem olarak bilinen tür genellikle meme kanseri yaşayan kadınlarda ve penil kanseri olan erkeklerde görülebilir. Yaklaşık olarak insanların yüzde 20'si gibi bir oranında bu rahatsızlık görüldüğünde teşhis konulabilmesi için kol ve bacaklarda şişme gibi semptomların bulunması ve sonrasında vücutta yapılan incelemeler ile birlikte tanı konulabilir. Bu noktadan sonra lenfödem tedavisi iki aşamalı olarak gerçekleştirilir ve ilk aşamada fizik tedavi uygulanır. Daha sonrasında gereken durumlarda cerrahi müdahaleye başvurulabilir.
Lenfödem Tedavisi Aşamaları Nelerdir?
Hekimler tarafından vücudunuzda bulunan şişlik bölgelerinde inceleme yapıldıktan sonra ilk aşamada lenfödem masaj merkezine sevk edilirsiniz. Bu aşamada lenfödem tedavisi başlangıcı için fizyoterapi uygulanır ve bu teknik ile birlikte lenf sıvısının boşalması sağlanır. Elle uygulanan bu yöntem sonrasında bölgeye kompresyon uygulanarak hastanın kas aktivitesinin arttırılması sağlanır. Bu aşama ile birlikte giyim türünüze dikkat etmek, egzersizlerini kesmemek, sağlıklı bir diyet sürdürmek ve özel masajları sürdürmek önemlidir.
Tedavi döneminde akut enfeksiyonlara, vücudun ödem toplamasına, malignite belirtilerine, cilt renginin değişimine, daha önceden geçirdiğiniz cerrahi operasyonların etkilerine ve kullandığınız ilaçların yan etkilerine dikkat etmeniz gereklidir. Ayrıca hijyen, güneş ışığından korunma ve alkol ile sigara kullanılmamasına yüksek özen gösterilmelidir.
Kol ve bacaklarda farklı sebeplerle genellikle genetik olarak ya da farklı rahatsızlıkların ortaya çıkardığı semptomlar sonrasında görülen lenfödem rahatsızlığında tedavi aşaması için farklı adımlar bulunmaktadır. Bu adımların ilki olarak lenfödem fizik tedavisi uygulanması ile birlikte öncelikle elle yapılan masajlar ve uygulamalar sayesinde lenf sıvısının boşaltılması sağlanır. Bu sayede öncelikli bir şekilde rahatlama imkanı elde edilirken, bu bölgede uygulanan fizyoterapi ile birlikte tedavinin ilk aşamasında vücuttan ödemin atılmasıyla şişliklerin inmesi mümkün hale gelir.
Lenf Ödem Fizik Tedavisi Uygulama Aşamaları Ve Önemli Noktalar
Hastalarda lenfödem fizik tedavisi uygulanırken önemli bazı noktalar yer alır ki bunlara her hastanın mutlak bir şekilde dikkat etmesi gerekir. Bu noktada tedavi alan hastaların mutlak bir şekilde hijyene dikkat etmeleri, cildi kurutabileceği için sabun kullanmamaları, çamaşırların sürekli temiz tutulması ve temiz giyilmesi, güneş ışığına karşı koruma sağlanması, vücutta oluşan enfeksiyonları hızlı bir şekilde giderilmesi, mantar oluşumuna dikkat edilmesi, alkol ve sigara kullanımının terk edilmesi gerekmektedir.
Lenfödem Tedavisinde Fizik Tedavinin Etkinliği
El ile gerçekleştirilen masaj (Manuel Lenf Drenaj)sayesinde bloke olmuş lenf sıvısının yani ödemin uzaklaştırılması mümkün hale gelirken, bu noktada şişliklerin inmesi ve vücudun ağrılardan kurtulması tedavinin etkinliğini ortaya çıkarmaktadır. Sonrasında uygulanan lenfödembası giysileri sayesinde basıncın etkisiyle kas aktivasyonu arttırılır ve tekrar vücudun rahatsız bölgeleri çalışır hale getirilir.
Varis genellikle toplardamar sisteminin iyi çalışmaması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.
Toplardamarlar, içerisinde kanın tek yönde ilerlemesini sağlayan (aşağıdan yukarı) bir sisteme sahiptirler. Bu sistem ayağa kalkıldığı durumlarda kanın geriye doğru ilerlemesine engel olmaktadır. Sistem düzgün çalışmadığı zaman kan aşağı yönlü ilerler ve bacaklara geri döner. Bunun sonucunda damarların basıncı artar ve basıncı artan bu damarlar dışardan görünür hale gelirler.
Varis kısaca damarlarımızda oluşan şişmeler ve kan toplanması olarak tanımlanabilir. Toplardamar şişmesi sonucunda oluşan varis bazen basit tedavilerle çözümlenebildiği gibi bazen de ciddi boyutlara varabilmektedir. Varisler büyük, orta ve kılcal varisler olmak üzere 3 genel kategoride sınıflandırılırlar. Varis genelde bacak yüzeyinin altında bulunan damarların genişlemesiyle oluşur. Bu damarlar kalın deri üstünde kabarık bir görüntü oluştururlar. Aşırı kilolu olan hastalarda cildin altında bulunan yağ doku tarafından saklandıkları için daha az belirgin görünebilirler.
Varisin Belirtileri
Bacaklarda oluşan kaşıntılar, uzun süre ayakta kalındığında oluşan ağrılar, ara sıra oluşan gece krampları, bacaklarda oluşan şişkinlikler, damarların belirginleştiğinin görülmesi, ciltte çatlama ve kanamalar varisin en temel belirtileridirler.
Varisin ağrısını azaltmak için uzun süre ayakta sabit durmamak, soğuk suyla masaj yapmak, dar kıyafetler giymemeye özen göstermek, sert tabanlı ayakkabı giymemek önerilmektedir.
Yapılan bazı çalışmalar varisi olan çoğu insanın altta yatan bir hastalığının olmadığını ve varisin genellikle belirgin bir sebep olmaksınız ortaya çıktığını göstermektedir.
Çeşitli sebeplerden dolayı ortaya çıkan yanıklar etki ettikleri deri tabakasına göre sınıflandırılmaktadırlar. Bu sınıflandırmalardan birisi de kısmi kalınlıkta yanıklar olarak da bilinen 2. derece yanıklardır. Birinci derece yanıklara göre bu tür yanıklar daha ciddi yanıklardır çünkü bu tür yanıklarda hasar cildin sadece üst tabakasına değil biraz daha derine epidermis ve dermis tabakalarına uzanmaktadır.
2.Derece Yanıklar Neden Olur
2.derece yanıkların oluşma sebepleri ;
- güneş yanıkları
-sıcak bir cisimle derinin kısa süreli temas etmesi
-haşlanma sonucu oluşan yaralar
-Bazı kimyasallarla temas sonucu
-elektrik kaynaklı yanıklar
olarak belirtilebilir.
2.derece Yanıkların Belirtileri Nelerdir
2.derece yanıkların en yaygın belirtileri şunlardır;
-Kabarcıklar
-Dokunulduğunda acı veren cilt
-derin şekilde kızarıklık oluşması
-ıslak ve parlak görüntü
- deri üzerinde oluşan şişme
-lekeli cilt
2.derece Yanıklarda Tedavi
Yanık tedavisi yanığın derecesine bağlı olarak değişmektedir. Bu tür yaralar hassas olduğu için yaralanan bölgenin temiz tutulması ve uygun steril bir şekilde sarılması enfeksiyon oluşmaması için oldukça önemlidir. Yaraya bu şekilde yaklaşılması yanığın iyileşme sürecini de hızlandırmaktadır.
2.derece yanıklar derine etki etmemiş ise tedavisi genellikle ayakta antibiyotik merhemler kullanılarak yapılır.
Bazı 2.derece yanıkların iyileşmesi üç haftadan uzun sürse de genellikle iki hafta içerisinde iz bırakmadan iyileşir. Bunun yanında sıklıkla deri üzerinde pigment değişiklikleri oluşur.
Acil servisler de sıklıkla rastlanan vakaların başında gelen yanık vakaları bir çok sebepten dolayı olabilmektedir. Bu sebeplerin başında kaynar sıvılardan kaynaklanan haşlanma, elektrik ve kimyasal yanıklar ve radyasyon yanıkları gelmektedir. Bu tür durumlarla karşılaşıldığında yapılması gereken müdahaleler de aslında çok önemlidir.
Yanık tedavisinde önemli olan yanığın genişliği, derinliği, kapladığı alan ve hangi bölgede oluştuğudur. Derin ve büyük alan kaplayan yanıklar dikkate alınmalı tedavisi mutlaka hastanede yapılmalıdır. Hastanelerin acil servislerinde yanık vakarı için özel yanık örtüleri kullanılmaktadır. Yüzeysel olan yanıklara göre derin yanıkların iyileşmesi uzun zaman alabilmektedir.
Karşılaşılan vakalarda dikkat edilmesi gereken bir diğer durumda yanıktan dolayı oluşan su kabarcıkların patlatılmamasına özen gösterilmesidir. Bu baloncuklar derinin iyileşmesi için önemlidir. Protein bakımından zengin bir sıvı bu kabarcıkların altında bulunur ve ölü deri tabakasının korunmasında yardımcı olur.
Yanığa Müdahalede Yanlış Bilinenler
Yanık vakalarında toplumumuzda sıklıkla karşılaşılan müdahale yöntemleri arasında diş macunu, yoğurt ve bazı kremlerin sürülmesi gelmektedir. Bu tür yöntemler halk arasında doğru bilinen ancak yanık yarasında enfeksiyon oluşmasına neden olabilen yöntemlerdir. Bu yöntemlerin yanında yanan yere buz uygulaması yapıldığı da görülmektedir. Ancak bu uygulamada cildin tahriş olmasına yol açabilmektedir. Bu yöntemlerin uygulanması tavsiye edilmemekle birlikte uygulandığı takdirde de çok dikkat edilmesi gerektiği uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır. Yanık vakalarında ilk müdahale olarak yanan bölgenin musluk suyu altında 15-20 dakika soğutulması yapılabilecek en iyi yöntemdir.
Yanık olayına maruz kalındığı anda kişi üzerinde kıyafeti varsa hemen kıyafetlerini çıkarmak isteyebilir. Ancak kıyafetlerin hızlı bir şekilde çıkarılması deriye ciddi zararlar verebilmektedir. Hem baloncukların patlaması hem de derinin soyulması tedavi aşamasının daha uzun ve ağrılı geçmesine neden olabilmektedir. Bu sebeple yanık oluşumu esnasında hemen acilen değil de yanığı soğuttuktan sonra dikkatli bir şekilde kıyafetin çıkarılması ve yanığın temiz bir bezle örtülmesi yapılması gereken doğru bir müdahaledir.
Yanık vakaları çok çeşitli sebeplerden oluşabilmekte ve yanıklar ağır ve hafif yanıklar olarak derecelendirilmektedirler. Yanığın oluşma nedeni, oluştuğu bölge ve derinliği müdahale yapılacağı zaman çok dikkat edilmesi gereken unsurlardandır. Halk arasında bilinen bazı yöntemler uygulanırken (örneğin yaraya buz konulması gibi) dikkat edilmesi gerekilmelidir. Yanık vakaları ilk müdahaleleri önemli olan vakalardandır ve yapılabilecek yanlış müdahale hastanın daha çok acı çekmesine ve iyileşme sürecinin uzamasına neden olabilmektedir. Yanlış müdahale ayrıca deride iz kalmasına da neden olabilmektedir. Özellikle ağır yanık vakalarında en yakın sağlık ekibinin aranması tavsiye edilmektedir.
Lenfödem Çorabıyla Varis Çorabı Arasındaki Farklar Nelerdir?
Lenfödem ve Varis Nedir?
Lenfödem ve Varis toplumda birçok kişide görülebilen hastalıklardır. Özellikle Varis kadınlar arasında çok yaygın olduğu için haliyle Varis rahatsızlığıyla ilgili önemli bir çözüm yolu olan Varis Çorabı da birçok kişi tarafından bilinmektedir. Varisin basit tanımı şöyledir: Toplardamarlar genişliği. Varisin birçok sebebi olsa da en çok görülen sebepler şunlardır: Şişmanlık, çok uzun süre ayakta kalmak, gebelik, dar giymek vs.
Lenfödem ise vücut dokularında şişmeye neden olan uzun süreli bir hastalıktır. Tıpkı şeker hastalığı gibi ömürlük tedaviler gerektirir ve tam olarak çözülemez. Hastanın yaşam kalitesini arttırmak için çeşitli çözümler uygulanır. Lenfödem genel olarak kol ve bacaklarda oluşur, Lenf sisteminin düzgün çalışmaması sebebiyle ortaya çıkar. Doğuştan ya da sonradan ortaya çıkabilir. Lenfödem tedavisinde Fizyoterapi ve Kompresyon öne çıkar. Bunun yanında doktor tavsiyesine uygun şekilde egzersiz yapmak, sıkı giysiler giymek ve sağlıklı bir diyet yapmak Lenfödem tedavisinde etkilidir. İşte Lenfödem çorabı da bu şekilde ortaya çıkar.
Lenfödem Çorabıyla Varis Çorabı Arasındaki Farklar Nelerdir?
Varis çorabı, Varis hastalarına ilaç etkisi göstererek rahatlama etkisi bırakır. Tam olarak çözüm değildir ve tek amacı hastanın daha rahat bir hayat sürmesini sağlamaktır. Bu çoraplar aşağıya doğru yoğun baskı uygularken bacağın üst kısımlarına daha az baskı uygular. Bu çoraplar kan dolaşımını düzenler ve cilt dışına taşan damarların normal halde durmasını sağlar. Çorapların mümkün olduğunca gergin olması gerekmektedir. Eğer bacaktaki şişlikler azalıyorsa varis çorabı faydalı olmuş denilebilir.
Lenfödem çorapları da tıpkı Varis çorapları gibi kesin ve kalıcı çözümler uygulamaz. Yine vücuda baskı uygulama yoluyla çözüm aranılır. Ancak Lenfödem çoraplarının geneli kişiye özel olarak hazırlanır ve bu çoraplar birçok hastalık içinde kullanılabilir. Doktor tavsiyesi alındıktan sonra yaşlılarda, gebelerde, şişmanlarda kullanılabilir. Bu çorapların bir diğer özelliği de bacaklarda alerji oluşmasını engellemeleridir. Birçok kişinin kullandığı Lenfödem çorapları günümüzde çok yaygın olsa da ne yazık ki fiyat olarak son derece yüksek bir aralığa sahip. Ancak buna rağmen rahatlatıcı bir etkisi olduğu için kullanılabilecek bir ürün.
Ameliyat izi benzeri bir çok çeşitli iz hastanın vücudunda hareketlerini tam anlamıyla yerine getirebilmesini engelleyecek kısıtlamalar oluşturmaktadır. Bölgenin kasılmasını sağlamak, kan akışını o bölgede yoğunlaştırarak sıcak tutmak hareket kısıtlamalarını mümkün olduğunca en aza indirebilmek için kullanılan etkili bir yöntemdir. Bu yaralar sadece hareket kısıtlamasıyla kalmayıp vücut üzerinde kabarıklık ve sertlik gibi faktörler oluşturabilmektedir. Bunu mümkündür. Asıl amaç bölgenin nemli tutularak bölgenin gereğinden fazla sertleşmesini ya da kabarmasını önlemektir. Bası giysiler ile bu sistem daha kolay ve etkili bir şekilde sunulmaktadır.
Türkiye’de 25 yıllık bir geçmişe dayanan lenfödem bası giysileri, hasta memnuniyetini hat safhada tutmak için tasarlnamış bir yardımcı medikal giysidir. Yaralanan ya da işlem görmüş bölgedeki kas ve et dokusuna verilen zararı bölgeye yayarak, etrafına uyguladığı sürekli basınç ile kan dolaşımını tetikleyip yaranın kendini yenileme süresini en hızlı seviyede tutmak asıl amacıdır.
Lenfödem bası giysileri dokunun olağandan farklı olarak anormal bir biçimde şişmesini engeller. Dokuların, hasar görmüş bölgede kendini yenilerken, hasar görmüş bölgedeki dokuların beklenmedik düzeylerde yumuşayarak kan kaybının yaşanması, tahimn edilen iyileşme süresinin tahmin edilemez bir biçimde uzaması, geçici olarak tahmin edilen yara izlerinin kalıcı duruma dönüşmeye başlandığının belirtileri gibi durumların yakın takibinin daha kolay sağlanmasını ve bu gibi kötü durumların önüne geçilmesinde büyük ölçülerde yardımda bulunmaktadır.
Kas ve et dokularını istenen seviyelerde sıkı ya da serbest tutabilme kabiliyetine sahip olduğundan medikal öncelikli sağlık uygulamalarının yanı sıra kilo alıp verme programlarında da kullanılmaktadır. Ödem toplulukların gerigin bantlarla sıkı sıkıya tutulması kilo vermeye, selülit gibi ozr kısımları yakmaya yardımcı olduğu medkal steril ortamlarda değerlendirilip başarıya ulaştığı uzmanlarca raporlanmıştır. Kilo alma konusunda ise iştah kapanmasına neden olan kas gruplarını deaktif edecek öbeklere basınç uygulayarak iştah seviyelerini arttırdığı gözlenmiş, deneklerin daha rahat yemek yiyerek, daha hızlı bir biçimde, hem de sağlıklı yoldan kilo aldığı gözlemlenmiştir.giderebilmek için yara ve skarların üstüne kısmi bası uygulanarak ağrıların hafiflenmesi
Lenfatik dolaşım sistemindeki bozukluk nedeniyle proteinden zengin içerikli sıvının dokuda birikmesi sonucu oluşan klinik tablodur. Etkilenen bölgede şişlik, ağırlık, sıkılık hissi, ağrı ve enfeksiyonlara yatkınlık belirtileri ortaya çıkar. Hastanın yaşam kalitesini ve sosyal yaşamını olumsuz yönde etkiler. İlerleyen dönemlerde kozmetik deformitelere, kol ve bacak fonksiyonlarında kısıtlılıklara neden olur. Düşük bir oranda olmakla birlikte bu alandaki yumuşak dokularda kötü huylu değişim (lenfanjiosarkom gelişimi) sözkonusu olabilmektedir.
Lenfödem belirtileri ?
Hastalığın erken evrelerinde tanı güçtür. Bu dönemde etkilenen alanda şişlik, gerginlik ve ağırlık hissi şeklinde belirtiler gözlenir. Çoğu hasta belirtileri başlangıçta önemsemez yada başvurduğu tıbbi branşlardan hastalığının teşhisi yönünde tatmin edici netice elde edemez. Lenfödem teşhisi konulup önleyici tedbirler alınmadığında belirtiler zamanla daha da artış gösterir ve geri dönüşümsüz bir hal alır. Bu durumda cildin kalınlaşması, kol ve bacaklarda sertleşme, lenf sızıntısı ve hareketi zorlaştıracak boyutlarda ileri derece şişlik gibi belirtiler ortaya çıkar.
Lentödem nasıl teşhis edilir?
Erken evrede etkilenen alanda şişlik ve çap artışı en önemli dikkat çekici belirtilerdir. Kullanılan takı, aksesuarlar, giysi ve ayakkabının sıkması sözkonusu olur. Kol yada bacak diğeri taraf ile karşılaştırıldığında çap farklılığı, dokuda kıvam değişikliği saptanır. Belirtiler aşırı egzersiz ve yorgunluk sonrası artış gösterir. Başlangıçta akşam saatlerinde ortaya çıkan belirtiler, hastalığın ilerlemesi ile gün içinde kalıcı nitelikte gözlenir. Lenfödem teşhisi ve ayırıcı tanısında kan tahlilleri, toplar damarların değerlendirlmesi (venöz dopler usg), lenfosintigrafi ve lenfatik MRI tetkikleri fayda sağlar.
Lenfödemin çeşitleri nelerdir?
Lenf ödem nedenine göre primer ve sekonder olmak üzere iki ana grupta sınıflandırılır.
Primer Lenfödem nedir?
Belirgin bir sebep olmaksızın lenfatik yapının yapısal bozukluğu sonucunda ortaya çıkan çeşitidir. Kol yada bacak bölgesindeki lenfatik sistemin yeterli çalışmaması sonrası oluşur. Nedeni tam olarak bilinmemekte olup doğum sonrası (konjenital lenfödem), ergenlik döneminde (prekoks) yada yetişkin dönemde (tarda) ortaya çıkabilmektedir. Bayanlarda daha sık gözlenir. Genellikle bacaklarda gözlenir.
Sekonder Lenfödem nedir?
Lenfatik damarlarının yada lenf nodlarının cerrahi, radyasyon tedavisi, enfeksiyon yada travma sonucunda hasar görmesi sonucunda ortaya çıkan lenfödem şeklidir. Bu nedenlerle oluşan lenfödem, erken dönemde ortaya çıkabileceği gibi haftalar, aylar hatta yıllar sonrada oluşabilir.
Kanser ameliyatı geçiren hastalarda lenfödem neden gelişir?
Kanser nedeniyle lenfatik sistemin çıkartıldığı hastalar önemli bir lenf ödemli gruptur. Özellikle meme, melanom, jinekolojik, prostat, idrar kesesi, testis, kolon kanserli hastalarda lenf kanallarının toplandığı koltuk altı ve kasık lenf nodlarının çıkartılması sonrası lenfödem gelişebilmektedir. Bu tür cerrahi işlemler sonrası radyoterapi uygulanması lenfödem gelişme riskini önemli ölçüde arttırır.
Lenfödem evreleri neledir?
Lenfödem dört aşamada sınıflandırılır; Evre 1: Şişlik minimal seviyededir veya parmak ile basıldığında deride iz bırakmaz. Kişi sıvı birikimi ve fibrotik değişikliklerden dolayı ağırlık hissi duyar. Evre 2: Gözle görülür belirgin ödem vardır. Ödem geri dönüşümlüdür, basınç uygulaması ile veya yüksekte tutulduğunda iner. Bu nedenle hasta sabah uyandığında şiş olan kolunun veya bacağının normal hale geldiğini görür. Deriye parmak ile basıldığında çukurluk oluşur. Evre 3: Ödem kendiliğinden inmez. Orta derecede şişlik vardır. Doku sert ve kalınlaşmıştır. Evre 4: Cilt daha derin tabakalarına kadar etkilenmiştir ve serttir. Kalıcı yapısal değişiklikler ve bozukluklar görülür. Bu evreye fil hastalığı (lymphostatic elephantiasis) adı verilir. Ciltte çatlaklar, yaralar oluşur ve bakterilerin bu çatlaklardan içeri girerek enfeksiyona neden olma riski artar. Yaralardan lenf sıvısı dışarı sızar.
Lenfödemde Acil Tedavi Gereksinimi Ne zaman Olur?
Etkilenen kol yada bacakta kızarıklık, hassasiyet, ısı artışı olursa ve beden ısısı 38 derece'nin üstüne çıkdığı taktirde vakit geçirmeden doktora başvurulması gerekir. Bu bulgular sıklıkla enfeksiyon (lenfanjit, selüllit) belirtileridir. Uygun şekilde tedavi edilmediği taktirde lenfödemin kötüleşmesine ve genel düşkünlüğe neden olur. Bu tablo tıbbi tedaviyle zaman kaybetmeden düzeltilmelidir.
Lenfödemde Tedavi Yaklaşımı Nedir?
Lenfödem kronik bir hastalık olarak kabül edilmektedir. Lenfoloji alanında uzmanlaşmış ve deneyim sahibi çok az sayıda sağlık personeli olduğu için hastalar, destek ve tedavi konusunda kime başvuracağını bilememektedir. Unutulmaması gereken en önemli husus lenfödem kontrol altında tutulmadığı taktirde ilerleyici nitelikte değişim gösteren kronik bir hastalık olduğudur. Lenfödem için etkinliği kabül edilen ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Günümüzde cerrahi dışı(fizyoterapi) ve cerrahi tedavi yöntemleri ile lenfödemin geriletilmesi ve kontrol altında tutulması hedeflenmektedir. Bu iki yöntemin birlikte uygulanması ile birbirini tamamlayıcı ve etkinliğini arttırıcı sonuç elde edilir. Bilimsel veriler her iki yöntemin beraber uygulandığı hastalarda uzun süreli ve etkili tedavi sağlandığını ortaya koymaktadır.
Lenfödemde Cerrahi Tedavi Yaklaşımı Nedir?
Günümüzde umut vadeden cerrahi işlem lenfatik mikrocerrahidir. Çok ince çapa sahip lenf damarları mikroskop altında süpermikrocerrahi işlemlerle onarılmaktadır. Uygulanan işlemlerin temel amacı; bozulmuş mekanizmaları düzeltmeye yöneliktir. Lenfatik tıkanıklık yada yetersiz trasport sonucunda biriken lenf sıvısının direkt olarak vücudun diğer bir toplayıcı sistemlerine yönlendirilmesi hedeflenir. Lenf damarları toplar damarlara yönlendirilerek biriken sıvı bu yolla ortamdan uzaklaştırılır. Bu işlemler bir anlamda ana yolun trafik kazası nedeniyle tıkalı olduğu durumda alternatif yollarla yönelerek tıkanıklığı aşmaya benzetilebilir. Bu işlemler 'fizyolojik operasyonlar' olarak nitelendirilir.
Ameliyat Hangi Dönemde Yapılmalıdır? Son Seçenek Olarak Beklenmeli midir?
Erken dönemde yapılacak cerrahi işlemden elde edilecek başarı geç döneme göre oldukça yüksektir. Lenfatik mikrocerrahi sonrası yapısal olarak sağlam niteliktedeki lenf damarları etkili olarak fonksiyonunu sürdürür. Uzun süreli lenfödemlerde ve sık enfeksiyon atakları lenfatik damarlarda, cilt altı dokularda yapısal bozulmalara sebep olmaktadır. Bu da uygulacak operasyonun başarısını olumsuz etkilemektedir.
Derimizin en dış tabakası epidermis, elastik lifler ve sinirlerden oluşan kan damarlarının, ter bezlerinin olduğu dermis, ve sıcaklık regülasyonunda görevli büyük kan damarlarının olduğu hipodermis olmak üzere üç tabakadan oluşmaktadır.
Deri vücudumuzu tamamen kaplayan ve birçok faydası bulunan önemli bir organdır. Bu faydalar arasında vücudumuzu dış etkilerden koruması ve vücut ısısını ayarlaması başta gelmektedir. Derimiz ayrıca D vitamini sentezi yapmaktadır. Bunun yanında vücudumuz için zararlı olan toksik maddelerin vücut dışına atılmasını sağlamaktadır. Deri vücudumuz için hayati öneme sahip birçok işlemin yapıldığı önemli bir organımızdır. Fakat derimiz bazen dış etkilere maruz kalarak yaralanabilmektedir. Bu etkilerden biri de yanıklardır.
Yanıklar vücudumuzun belirli bir bölümünde oluşan ve etkilediği deri bölgesinin işlevini düzgün bir şekilde yapmasına engel olan bir durumdur. Yanıklar, yanmanın türüne, bulunduğu bölgeye ve derinliğine bağlı olarak derecelendirilirler. Hafif derecede yanıklar için evde bakım yapılabilir. Bunun için yanığın oluştuğu bölge temizlenir ve üzeri örtülebilir. Birinci dereceden daha büyük yanıklar için ;
-kişi yanma devam ediyorsa olay yerinden uzaklaştırılmalıdır. (üzerine bir örtü örtülerek ateşle teması önlenebilir)
-hastanın bilinci kontrol edilmelidir.
-solunum fonksiyonlarının etkilenip etkilenmediği kontrol edilmelidir.
-yanığın derinin daha alt bölümlerine inmesini önlemek için mümkün olduğunca erken soğutma yapılmalıdır.
-Kişinin üzerinin örtülmesi vücut ısı kaybını engelleyecektir.
-kişinin üzerindeki kıyafetler dikkatli bir şekilde çıkarılmalıdır.
Yanıklar temelde elektrik yanıkları, kimyasal yanıklar ve ısı yanıkları olarak sınıflandırılabilir. Bütün yanık türleri için aynı tedavi yöntemleri uygulanmamalıdır. Örneğin elektrik yanıklarında kesinlikle su kullanılmamalıdır. Yanık vakaları ciddiye alınması gereken durumlardır. Derinin düzgün çalışmasını engellediği gibi ilerde bazı hareket kısıtlamalarına da yol açabilmektedir. Bu sebeplerden dolayı yanık vakası durumlarında dikkatli olunmalı, ilk yardım konusunda bilgi sahibi değilseniz müdahale etmemeli ve en kısa sürede hastayı acil servislere ulaştırmanız doğru tedavi için önemlidir.
Vücudumuzda bulunan lenfatik sistemin düzgün çalışmaması sonucu oluşan lenfödem hastalığı primer (birincil) ve sekonder (ikincil) olarak ikiye ayrılır. Primer lenfödem doğuştan mevcut olan lenfödem çeşididir, sekonder lenfödem ise lenfatik sistemin belirli bir zaman sonra çeşitli sebeplerden dolayı zarar görmesi durumunda ortaya çıkan lenfödem türüdür. Bu sebeplerin başında meme kanseri tedavisi gelmektedir.
Lenfödem önlenebilir mi?
Primer lenfödem olarak adlandırılan ve doğuştan mevcut olan lenfödem önlenemez ancak bunun yanında radyasyon tedavisi veya kanser tedavisi sonucu oluşan sekonder lenfödem riskini en aza indirmek için çeşitli önlemler alınabilinir.
Sekonder lenfödemin gelişmesini en aza indirmek için alınabilecek bazı önlemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Lenfödemden etkilenen kolu veya bacağı mümkün olduğunca kalp seviyesinin üzerinde tutmak.
Mümkün olduğunca sıkı giysiler ve takılar kullanmamak.
Lenfödem oluşan alana ısıtma yastığı, buhar banyoları gibi yöntemleri uygulamamak.
Vücudun yeterince nemlenmesini sağlamak.
Hafif ağırlıklar kaldırılsa bile özellikle lenfödemden etkilenen yer ile ağır kaldırmamaya dikkat edilmelidir.
Lenfödem kolda oluşmuş ise ağır kaldırmamaya dikkat edilmelidir.
Düzenli bir cilt hijyeni uygulanmalıdır.
Böcek ısırıkalrı ve güneş yanıklarından mümkün olduğunca kaçınmaya özen gösterilmelidir.
Lenfödem belirtilerine dikkat edilmesi gereken ve tedavi süreci uzun olan, düzenli takip edilmesi gereken bir rahatsızlıktır. Özellikle meme kanseri ve çeşitli radyasyon terapisi görmüş hastaların lenfödem konusunda bilgi sahibi olmaları ilerde oluşabilecek lenfödem rahatsızlığının erken teşhis ve tedavi edilmesine yardımcı olur. Bu nedenle bu tür tedaviler yaşamış hastaların lenfödem belirtileri hakkında bilgi sahibi olmaları ve görülen herhangi bir belirtide doktorlarına başvurmaları çok önemlidir.
Lenfödem Çorabı Nedir, Nasıl Kullanılır ve Faydaları Nelerdir?
Lenfödem hastalığı tam olarak çözüme ulaştırılamayabilir. Bu tip bir durumda hastanın çeşitli problemlerle karşılaşmaması için bazı tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekir. Bu tedavi yöntemleri genel olarak günlük hayatta uygulanması gereken yöntemlerdir. Anlık olarak değil süreç olarak işlenir. Bu tedavilerin önemli olanlarından birisi de Lenfödem çoraplardır.
Lenfödem çorapları, genel olarak Lenfödem rahatsızlığının Evre 1 olduğu durumlarda kullanılmaktadır. Bunun dışında primer ve sekonder varis, hamilelik ödemleri, ameliyat sonrası ödemlerde de kullanılabilir. Geniş kullanım alanı olan bu çoraplar oldukça sert ve sıkıdırlar.
Bu ürünlerin fiyatları biraz yüksek olsa da faydalı olması açısından bakıldığında Lenfödem hastalığına iyi gelmektedir. Hastalığı her ne kadar tam olarak durdurmasa da hastalarda rahatlatıcı etki oluşturduğu, lenfödem ilerlemesini durdurduğu bilinmektedir. Eğer benzer durumda olan bir hastanın tecrübelerinden faydalanırsanız, Lenfödem çorabı kullanmak ya da kullanmamak adına aklınızda net bir fikir oluşmuş olacaktır. Çünkü alınan verim kişiden kişiye değişiklik göstermektedir.
Lenfödem çorabının genel olarak hastalara faydalı olduğu bilinmektedir ve görülen faydalarından dolayı kullanımı her geçen gün artmaktadır. İz bırakması, alerjik problemlere sebep olması ve kimi zaman rahatsız etmesi sebebiyle birçok kişi bu çorapları kullanma konusunda ilk başta tereddüt yaşıyor olsa da kullanımı sonucu görülen faydalarından dolayı bu tereddütleri zamanla ortadan kalkabiliyor. Lenfödem hastaları bu yardımcı ürünlerle tedavi sürecini daha rahat bir şekilde geride bırakıyorlar.
Yara temizlendikten sonra doğru müdahalenin yapılabilmesi için yanık derinliği tespit edilir. Tam kalınlıkta olmayan yanıklar yani kısmi kalınlıkta yanıklar belli bir zamanda kendiliğinden iyileşirler. I. derece yanıklar ortalama 4-7 günde , II. derece yanıklar ise ortalama 2-4 haftada iyileşirler. Bu iyileşme dönemi içinde yanık yarası uygun şekilde kapatılarak yara dış ortamdan korunur. Yani yara uygun malzemelerle kapanarak kendiliğinden iyileşmesi için uygun zemin ve zaman hazırlanır. Yüzeyel yanıklarda yanık yarasını kalıcı bir pansumanla erken dönemde kapatmak en uygun yöntemlerden biridir. Eğer yanık alanı küçükse, hasta güvenilir ve ev yaşamı ve çevresi uygunsa hasta evine taburcu edilerek gönderilebilir ve yanık derinliği tam belirlenene ya da aşikar olana kadar hasta ayaktan tedavi olabilir. Eğer bu şekilde takip edilecekse, hasta haftada en az 2 defa görülmeli, bu arada hasta eğitimi, infeksiyon belirtilerinin tanınması, sağlık bilgisi kurallarına uyulması ve beslenme desteği dikkate alınmalıdır.
İkinci yada üçüncü derece yanıklarda analjezik, lokal topik antibiyotikli krem uygulaması ve tetanoz immunprofilaksisi yapılır. Erken dönemde bebek ve küçük çocukların haşlanma yanıklarında derinlik değerlendirmesinde karar vermek zordur. Yaşlı hastalarda yanığın derinliğini belirlemek erişkin ve çocuklardan daha uzun zaman alır.
Yanık hastanın yara bakımı, hastanın genel durumu ve hayati fonksiyonlarını kontrol altına alma işlemleri tamamlanana kadar ertelenir ya da üzerine önemle etkin olarak gidilmez.
Yara başlangıçta serum fizyolojikle yıkanır ve temizlenir. Eğer yara kirli ise hafif bir sabunla da yıkama yapılabilir. Antiseptik maddelerin kullanılmasına gerek yoktur. Yaraya her hangi bir girişim yapılmadan önce hastaya ağrı kesici verilmesi hastayı rahatlatır.Yaradan yabancı cisimlerin çıkarılması, giysilerin uzaklaştırılması başlangıçta yapılır. Yanık bölge kirli, kontamine ve infekte değil ise büller patlamamışsa genellikle sadece içinde toplanan mayi bir enjektör yardımı ile boşaltılır ve bül zarının alttaki zemin üzerine yapışması sağlanır. Böylece yanık yarası biyolojik örtü ile kapatılmış olur. Yanık bölge kirli, kontamine, infekte ve nakil veya hastayı soyma sırasında büller patlamış ve sıyrılmışsa bül artıkları debride edilir.
İlk değerlendirmeyi yapmak amacı ile yanıkla gelen hastanın yanık yaraları temizlenmeli, ölü dokular ve patlamış büller debride edilmelidir.
Üçüncü derece yanıklarda ilk başlangıçta her hangi bir lokal girişim yapılmaz. Sadece sirküler üçüncü derece veya derin ikinci derece yanıklarda yanık eskarı sirküler band oluşturmuşsa uygun bölgelerde eskarotomi yapılarak eskarın alttaki dokular üzerinde oluşturduğu bası kaldırılır.
Tüm yanık yaralarına soğutma ve gerekli ise eskarotomi uygulanmalıdır. Bundan sonraki aşamada yanık derinliğine göre çeşitli işlemler yapılır. Yanıktan bir kaç gün sonra eksizyon ve greftleme yapılır. Hastanın genel durumu ve hayati fonksiyonlarını kontrol altına alma işlemleri tamamlanana kadar ertelenir ya da üzerine önemle etkin olarak gidilmez.
Burada üç girişim ayrıcalık taşır, bunlar ; yanık yarasının
Kimyasal yanıklar, radyasyon yanıkları , fosfor yanıkları gibi yanıklarda hemen erken dönemde yanık yarası bolca su ile yıkanmalıdır. Eğer çeşitli asit tuzları ile yanık olmuşsa bunlar ilk once fırçalanır ve daha sonra bolca su ile yıkanır. Başlangıçta fırçalanmadan su dökülürse tuzlar su ile birleşerek sıvı asitler oluşarak daha geniş alanlarda kimyasal yanık gelişebilir.
Yanık yarasının soğutulması ise , yanmış cildin soğuk uygulama ile ilk 30 içinde soğutulmasıdır. Ekstremite yanıklarında ekstremitenin akan soğuk çeşme suyuna 10-15 dakika süre ile tutulması ile olabileceği gibi, soğuk suda ıslatılmış kompreslerle de bu soğutma yapılabilir. Vucudun geniş alanlarını tutan yanıklar için asla hasta duşa sokulmaz ya da geniş alanlara soğuk uygulaması yapılmaz. Soğutma sadece yanık bölgesine uygulanmalıdır.Aksi taktirde tüm vucudun soğutulması hastada ciddi ısı kaybına yani hipotermiye neden olur. Soğutmada yine asla buz ya da buzlu su kullanılmaz. Buz uygulayarak soğutma yapılmamalıdır Eğer kullanılırsa yanık yarasına ilavetensoğuk yaralanmasına neden olunur ve daha fazla hasara yol açabilir. Soğutmanın bir başka yararıda ağrıyı azaltmasıdır.
Sadece sirküler üçüncü derece veya derin ikinci derece yanıklarda yanık eskarı sirküler band oluşturmuşsa uygun bölgelerde eskarotomi yapılarak eskarın alttaki dokular üzerinde oluşturduğu bası kaldırılır.
2- YANIK YARASI TEDAVİSİ ve KAPATILMASI
Yanık yarası tedavisi yanığın derinliğine göre planlanır ve sürdürülür.Yanık yarası küçük ya da geniş olamayan yanıklı hastaların tedavisi genellikle ayaktan sürdürülür.
Yanık yarasına yapılan pansumanlar eskiden bu yana açık ya da kapalı pansuman olarak iki grupta toplanırdı. İkinci dünya savaşından sonra oldukça popüler olan ancak günümüzde popüleritesini kaybeden açık pansuman yöntemi artık hemen hemen küçük yanıklar hariç pek kullanılmamaktadır.
Yanık yarasının Açık pansuman tedavisi
Yanık yarasında büller debride dildikten sonra yüzeye Povidon Iyot % 10, Rifampisin ampül, Gümüş Nitrat % 10 gibi solusyonlar sürülerek kurutulur. Kuru ve kalın kabuk oluşturulduktan sonra yara sadece takip edilerek açık bırakılır. Bu sırada kabuk üzerine çarşaf battaniye gibi örtülerin yapışıp değmesini önlemek amacı ile hastalar kafeslerle korunur. Bir müddet sonra yara epitelize oldukça kabuk yavaş yavaş kalkmaya başlar. Yanık yarasının açık bırakılarak tedavisi bir çok riskleri ve komplikasyonlarıda beraberinde getirir. Yarada kuruma ve ayrılmalara sebeb olabilir. Sadece birinci derece yanıklar veya yüzeyel ikinci derece küçük yüzey alanı olan yanıklar açık bırakılabilir. Pansumanın tutturulması zor olan yüz, boyun ya da eldeki küçük yanık yaraları tedavi amacı ile kullanılan krem ya da solusyonlar sürüldükten sonra açık bırakılabilir.
Yanık yarasının kapalı pansuman tedavisi
Prensip olarak tüm yanık yaraları kapalı olarak tedavi edilmelidir. Antibiyotikli ya da yağlı kremler uygulandıktan sonra yara gazlı bez veya petlerle sarılarak kapatılmalıdır. Yanık yarası pansuman ve tedavisi yanığın derecesine göre tasnif ve tarif edilir.
- Birinci derece yanıklargenellikle açık bırakılır.Kapalı pansuman yapılmaz. Sadece semptomatik bazı uygulamalar yapılabilir. Ağız yoluyla ağrı gidericilere ilaveten yağlı krem ve yatıştırıcı, yumuşatıcı kremler sürülebilir. Antibiyotik verilmez. Birinci derece yanıklar 7-10 gün içersinde iyileşirler.
- İkinci derece yanıklar2-3 hafta içersinde iyileşirler. Derin ikinci derece yanıklar biraz daha geç iyileşirler. Yanık yarası serum fizyolojikle yıkandıktan sonra ya uzun süreli kapama materyallerinden biri ile kapatılır. Ya da yanık pomadlarından biri kullanılarak her gün değiştirilerek kapalı pansuman yapılır. Bu materyaller ikinci derece yanıklarda tedavi amacıyla yara iyileşene kadar kullanılır. Üçüncü derece yanıklarda ise ameliyata kadar geçen sürede eskar dokusunu infeksiyona karşı korumak ya da yerleşmiş infeksiyonu tedavi etmek amacı ile kullanılır. Eskar eksizyonu yapılmışsa ameliyattan sonra otogreft uygulanana kadar geçen sürede deri defektli alanları örtmek için kullanılır.
Yanık pansumanında kullanılan pansuman materyalleri esas olarak 4 grupta toplanır
1- Konvansiyonel materyaller
2- Biyosentetik materyaller
3- Biyolojik Materyaller
4- Diğerleri
1-Konvansiyonel materyaller
a-Yağlı veya antibakteriyel pomad, krem ve merhemler
Birinci derece yanıklarda genellikle klasik bir pansumana ihtiyaç olmaz. Semptomları azaltmak için etken maddesi “Dexpanthenol %5” olan Bephantol krem ve etken maddesi “Lidocain %5” olan Anestol pomad kullanılabilir. İkinci derece yanıklarda infeksiyon ya da kontaminasyon varsa bakterilere karşı etkinliği olan materyaller kullanılır.
Yara tedavisinde en çok kullanılan topik antibiyotikler şunlardır: Silverdin krem veya Silvadene krem (%1 lik Gümüş Sulfadiazin) ,Sulfamylon krem ( mafenide acetate), Furacin pomad veya Betadin pomad ( %10 povidon iyod) olabilir. Yara temizlendikten sonra bu kremlerden birisi yara yüzeyine uygulanır. Başlangıçta günde iki kez uygulanabilen bu kremler yara iyileşmeye başladıkça günde bir kez ya da iki günde bir keze indirilerek uygulanır. Yanık el ve ayak yani ekstremiteler gerekli pansumandan sonra mutlaka elevasyona alınmalıdır. Böylece oluşacak ödem kontrol altına alınır ve azaltılır. Hatta ekstremitelerin bu ödemli dönemde atel içine konarak fizyolojik pozisyonlarında tutulması gereklidir. Ancak bu atelleme ve immobilizasyon devamlı ve uzun sürmemeli en kısa sürede erken hareketlere ve fizyoterapiye başlanmalıdır. Derin yanıklarda erken eksizyon ve greftleme yapıldıktan sonrada erken olarak hareketlere ve fizyoterapiye başlanmalıdır.
b-Emdirilmiş tül veya gazlı bezler
Eğer yarada infeksiyon ya da kontaminasyon yoksa antibakteriyel özelliği olmayan yağlı materyallerle yara örtülebilir. Bu materyallere genel olarak “tulle gres” veya tül gre” adı verilir. Yağlı olmasının özelliği, ertesi gün pansumanı değiştirilirken yağlı tabakanın üzerine konan gazlı bez ve pet gibi materyallerin yara yüzeyine yapışmasını engelleyerek kolayca yaraya zarar vermeden kalkmasını sağlamaktır. Vazelin ve parafin emdirilmiş materyaller bu amaçla en çok tercih edilen emdirilmiş materyallerdir. Eğer infeksiyon ya da kontaminasyon varsa antibiyotikli ya da antibakteriyel etkinliği olan farmakolojik ajanların emdirildiği materyaller kullanılır.
Bunlar :
Etken madde Piyasadaki adı
Petrolatum jel emdirilmiş tül Adaptic
Povidon Iyot emdirilmiş tül Inadine
Klorhexidin emdirilmiş tül Bactigrass
Framycetinsulfat emdirilmiş tül Sofra-Tüll
Bizmuth tribromophenate emdirilmiş tül Xeroform
Parafin emdirilmiş tabakalar Jelonet
Paranet
Branolind
Nitrofurazon emdirilmiş gaz Furacinli gazlı bez
Vazelin emdirilmiş gaz Vazelinli gazlı bez
2-Biyosentetik materyaller
Son yıllarda kısmi kalınlıktaki yanıklarda genellikle biosentetik materyaller kullanılmaktadır. Antibiyotikli kremler yerine tek başına ince film şeklindeki örtüler ikinci derece yanık tedavisinde sıkça kullanılmaktadır Cildin çoğu özelliklerini taşıyan ve en sık kullanılan ince film şeklindeki örtü materyalleri
Biobran
Op-site
Tegaderm
Epi-Lock
Omiderm
Biobrane ; naylonlardan düğümlenerek üretilen ve silikon bir membrana yapışık olan kollajen peptidlerle kaplı bir örtü maddesidir. Bu pansuman malzemesi yüzeyel yaraları örtmek için uygulanır Bu şeffaf malzeme örtü olarak uygulandıktan sonra yaraya yapışır ve yara dışardan rahatça gözlenir. Bazen bunların altında bül şeklinde sıvı toplanabilir ve bu gerçekleşirse ya aspire edilir ya da materyal kısa süre sonra yenisi ile değiştirilir. Başlangıçta üzerine basınçlı pansuman uygulanarak Biobrane veya benzeri materyallerin yaraya yapışması sağlanır. Daha sonra bu yerinde bırakılır ve epitelizasyon tamamlanana kadar bir daha çıkarılmaz. Yara iyileştikçe örtü yavaş yavaş yaradan ayrılır. Biobrane yaraya bir kere yapıştımı daha sonra üzerindeki pansuman sökülür atılır ve eğer hastanın hastanede kalması gerekmiyorsa bu şekilde evine gönderilebilir. Biraz daha derin ikinci derece yanıklarda örtü malzemesi yaraya yapışıncaya kadar bir kaç gün süre ile mükerrer uygulama yapılabilir. Eğer materyal yaraya yapışmıyorsa yanık yarası tahmin edildiğinden daha derindir. Dolayısıyla bu pansuman sistemi derin yaraları yüzeyel olanlardan ayırmaya da yarar.
3-Biyolojik materyaller
Yanık yarasının kapatılmasında biyolojik materyallerde kullanılabilir. Bunlar daha sıklıkla otojen otogreft uygulaması geçiktirilmiş 3. yanıklarda eskar eksizyonundan sonra tercih edilirler. Bunlar geçici pansuman olarak kullanıldığında mutlaka daha sonra bu alanların otogreftlerle kapatılması gereklidir. İkinci derece yanıklarda da pansuman malzemesi seçeneği olarakta epitelizasyon tamamlanana kadar kullanılabilirler.
Allogreft (Homogreft)
Amnion zarı
Ksenogreft
Ksenogreftlerden en çok tercih edileni domuzlerdan elde edilen epidermal veya dermal greftlerdir. Pahalı oluşu ve teminindeki güçlükler ülkemizde bu materyalin kullanımını kısıtlamaktadır. Amnion zarları doğumdan hemen sonra alınır ve bazı özel işlemlerden geçirildikten sonra yara örtülmesinde bazı merkezler tarafından kullanılmaktadır.
Bu biyolojik örtülerden en sık tercih edileni diğer insanlardan elde edilen allogreftlerdir (Homogreft). Tarihi çok eski olan bu teknik iki şekilde kullanılmaktadır. Canlı ya da cansız olarak homogreft uygulaması biyolojik pansuman olarak oldukça yaygın kullanılmıştır. Kısa sürede rejekte olması ve bazen teminindeki güçlükler kullanımını kısıtlamıştır. Yanık yaralanmasının genel olarak immunsupresif bir travma olduğu ve homogreft uygulamalarında greft rejeksiyon süresini uzattığı bilinen bir gerçektir. Ancak bu süre geçici de olsa yara örtülmesini uygun bir süre sağlayacak bir değerde değildir.
Yanık hastadan değilde başka bir insandan canlı deri greftleri elde edilmesi ve kullanılması oldukça cazip bir yöntem olarak görünmektedir. Cazip görünmesine rağmen tek yumurta ikizleri haricinde kalıcı bir yöntem değildir. Allogreftler hastada kalıcı olmamakla birlikte uzun süren bir yara kapanması sağlar. Bu süre isteğe bağlı olarak hastanın genel durumunun tekrar ameliyatlara izin verecek duruma gelmesine kadar uzatılabilir. Doku grubu yakınlığı olan olgularda bu süre daha da uzundur. Yeni immunsupresiflerden FK506 ümit verici bir ilaç olarak araştırmalarda kullanılmaktadır. Ancak allogreft kullanımının tüm organ transplantasyonlarında olduğu gibi dikkat edilmez ise HIV, Hepatit-B ve benzer bazı virüslerin bulaştırılması gibi önemli bir dezavantajı vardır.
4-Diğer materyaller
Yaranın özelliğine gore çeşitli sentetik hazır materyaller seçilerek kullanılabilir. Halen yaygın olarak yanık yaralarında kullanılmamaktadırlar.
Değişik özellikteki bu materyaller şu şekilde sınıflandırılırlar.
Kompozit örtüler
Köpükler
Absorbanlar
Hidrojeller
Kserojeller
Hidrokolloidler
- üçüncü derece yanıklar
Tam kalınlıktaki yanık yarasının erken dönemde kapatılması, son 20 yıl içinde yanık tedavisinde altın standart olarak kabul edilmektedir. Buna göre; derin yani tam kalınlıkta yanığı olan olgularda cerrahi girişim yapılarak eskar eksizyonu yapılır ve hemen akabinde yara deri greftleri ile kapatılır. Tam kat yanmış ve canlılığını kaybetmiş deriye eskar adı verilir. Eskarın çıkarılarak atılması ve erken dönemde yara kapatılmasının yanıklı hastalarda ölüm riskini azalttığı açıkca gösterilmiştir. Yaranın erken kapatılması ile hastanın hastanede kalış süresi kısalır ve böylece tedavi masraflarının azalmasının yanı sıra rehabilitasyon programlarına da erken dönemde geçilir.
Resüstasyon döneminde ve durumu stabil olmamış hastada erken dönemde yapılan girişim uygun değildir, ancak girişimin geçiktirilmesi de hastayı yaradan gelişecek enfeksiyon ve sepsis riskine sokar. Erken eskar eksizyonu ve greftleme ideal olan yaklaşımdır. Ciddi yanıkların tedavisinde erken eskar eksizyonu ve ardından yara kapatılması yanık merkezlerinin çoğunda esas tedavi prensibi olarak uygulanmaya başlandığından bu yana primer lokal yara tedavisi ve topik uygulamalar artık eski primer önemini kaybetmeye başlamıştır. Eğer yanık eskarının spontan ayrışmasını ya da zeminde granulasyon dokusunun oluşmasını bekleyip daha sonra greftleme yapılırsa sonuç erken eksizyon ve greftlemeden daha kötü olur. Beklenerek greftleme yapılan olgularda hipertrofik nedbe vekontraktüroluşumu daha ağır ve daha sıktır. Estetik ve fizyolojik olarak uygun bir nedbe bırakmayacağı gibi eklemlerde hareket kısıtlılıklarına yol açabilir. Bununla birlikte eksizyon öncesi dönemde veya eksizyon girişimi uzayacaksa bu uzun bekleme periyodunda yine bakteriyolojik etkili ajanlar infeksiyon riskinden korunmak için geniş olarak kullanılmaktadır.
Erken eskar eksizyonu
Eskar eksizyonu erken dönemde veya geç dönemde olmak üzere iki şekilde yapılır. Geç dönem eskar eksizyonuna eskar ayrışması adı da verilir ve bu işlem spontan gerçekleşir. Erken eksizyon ise gerçek bir cerrahi işlem olup 2 şekilde yapılabilir. Tanjansiyel eksizyon ve tam kat (fasya) eksizyon.
Eskarektomi veya nekroktemi deyimleri daha geç yapılan eksizyonlar için kullanılır ve ayrışmakta olan eskar dokusunun cerrahi olarak çıkarılması ve alttaki alanın greftleme için hazır hale getirilmesi anlamına gelir.
Eskarı vucuttan uzaklaştırmak için cerrahi dışı yöntemlerde kullanılabilir. Bunlardan biri beklemektir. 3 hafta kadar beklendiğinde eskar kendiliğinden ayrışmaya başlar ve tekrarlayan yardımcı debridmanlarla eskar tamamen uzaklaştırılır. Önerilen bir yöntem olmamakla birlikte erken eskar eksizyonu için ameliyata alınamayan hastalarda bu yol izlenebilir. Bir diğer eskar uzaklaştırma yolu da enzimatik debridmandır. Bu amaçla Novuxol pomad veya benzerleri kullanılabilir. El yanıklarında bu enzimatik debridman özellikle yararlıdır.
Yanık yarasının kapatılmasında esas prensip yaranın deri grefi ile kapatılmasıdır. Eğer yanık küçük ve hem fonksiyonel hem de kozmetik olarak önemli bir bölgede ise (el sırtı gibi) tek parça otogreft kullanılmalıdır. Alınan deri greftlerinin delinerek ağ şekline (mesh) getirilmesi veya genişletilmesi alınacak alanların durumuna bağlıdır. Alınan deri greftlerinde uygulanacak genişletme teknikleri sonuçta azda olsa bir takım izler ve şekiller bırakır.
Yeterince otogreft yoksa yara “geçici pansuman” materyalleri ile kapatılır. Geçici pansuman materyali kullanıldığında bundan anlaşılan, mutlaka daha sonra bu alanların otogreftlerle kapatılacak olmasıdır.
Genel olarak kullanılan geçici örtü materyalleri şunlardır:
- Silastik veya diğer maddelerden üretilmiş tabakalar (Integra)
- Allogreft
- Ksenogreft
- Amnion zarı
- Diğer; örneğin: dermogreft vs gibi (Non-biyodegradable)
Bu gibi yetersizlik durumunda hastanın kendinden alınan ince deri grefti dışında kullanılan kalıcı örtüler ise:
- kültür epiteli otogreftleri
- deantijenize edilmiş allojeneik dermis (alloderm) bunun üzerine otojen epidermis ihtiyacı vardır
- Kompozit greft: silastik + sığır kollajeni (integra) Burada da silastik çıkarıldıktan sonra üzerine otojen epidermis konmaktadır.
Yanıkta sistemik ve lokal Yara Enfeksiyonu
Yanık hastada yaygın immun defektler gelişir. Tedavi sırasında bu defektler replase edilmez ise hasta tek başına enfeksiyonla mücadele edemez. Termal yaralanmaya maruz kalan hasta hem eksojen hem de endojen enfeksiyona açık durumdadır.
Yanık hastada sepsise yol açan infeksiyon odakları şu başlıklar altında toplanabilir
1- Yanık yarası florası
2- Gastrointestinal sistem florası
3- Diğerleri (Üst solunum yolu, idrar yolu, kateter infeksiyonları gibi)
İlk bakteriyel atak beta-hemolitik streptococci’ler tarafından olur. Klinik olarak az görülmesine rağmen tüm yanıklarda tetanus immunprofilaktik aşılama yapılmalıdır. Enfeksiyonla mücadelede hastaların yeni mikro-organizmalarla karşılaşmasını önlemek için hastalar “gelişmiş ve steril ortamlı yanık bakım üniteleri“nde yatırılarak tedavi edilir. Enfeksiyon varsa sistemik gelişmiş antibiyotikler kullanılır. Lokal olarakta yara antibakteriyel maddelerle pansuman yapılır. Koagule olmuş cilt ve biriken eksudasyonlar mikroorganizmalar için iyi bir ortamdır. Gram dokuda 105bakterinin bulunması ciddi invazyon seviyesini işaret eder ve esas önem buna verilmelidir. Mutlaka erken dönemde eskar eksizyonu yapılarak mikroorganizmalar için ideal bir ortam olan yanık eskarı vucuttan uzaklaştırılır. Eskar dokusu enfeksiyonun avasküler bir rezervuarıdır. Bu bölgeye sistemik antibiyotikler ulaşamaz. Yine yanıklı hastalarda önemli bir sepsis nedeni olan „Bakteriyel translokasyon“un azaltılmasına yönelik önlemler alınır.
Yanık tedavisi, birçok yüzey yarasının tedavisinde olduğu gibi çeşitli tedavi yöntemlerine sahiptir. Özellikle yanık oluşan bölgelerde kalan izlerin kapanması için kullanılan birçok yöntem vardır. Bunlardan biri silikon tabakalardır.
Silikon tabakaların kullanımı her geçen gün daha da artmaktadır. Çünkü gelişen sağlık teknolojileri silikon tabakaların daha çabuk tedaviye ve etkili sonuçlara ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Kremlerin verdiği hisleri ve yaydığı kokuları sevmeyen birçok insanın olması da bu tedavilerde silikon tabaka tedavisini öne çıkarıyor. Özellikle rahatsız etmeyen yapısı ile kıyafetlerin altında da rahatlık sağlıyor. Hem yanığı tedavi ediyor hem de sonrasında oluşan izlerin ortadan kalkmasına yardımcı oluyor. Silikon tabaka, bu tedaviler arasında en etkili olanı kabul edilmektedir. Yanık bölgesinin tamamına yapıştırılması ve tedaviyi kolayca yapması diğer yararlarındandır. 1 yılı geçmemiş yara izlerinin yüzde seksen beşini tamamen iyileştirmesi, 10 yıla kadar olan yara izlerinin ise yüzde atmış beşini tamamen iyileştirmesi etkisini kanıtlar niteliktedir. Silikon tabakalrı farklı boyutlarda bulmak kolaydır, istediğiniz boyuta kadar kesme şansınız da vardır.
Özellikle hipertrofik ve keloid skar dokularının iyileşmesinde önemli etkiye sahiptir. Büyük veya küçük yara alanlarının üzerine yapıştırılarak uygulanır. Yaranın büyüklüğünü medikalcinize veya doktorunuza anlatarak veya göstererek oraya uygun boyutta silikon tabaka satın alabilirsiniz. Uzun, kısa, dar, geniş, kare, dikdörtgen, şerit, çember vs. şekillerde kesilmiş halleri bulunurken büyük bir tane alıp keserek yara bölgesine uygun hale getirebilirsiniz. Yalnızca yanık tedavisinde değil, her türlü yüzey yarasına ve yara izine karşı kullanımı uygundur. Her ameliyat bir skar doğurur, bu skarların geçmesi için silikon tabaka kullanımı her geçen gün yaygınlaşmaktadır.
Yanık tedavisi, öncelikle doktor gözetiminde yapılmalıdır, ardından doktorun önerisi ile silikon tabaka alabilirsiniz. Anti alerjik yapıda olsa da doktorunuza danışmadan kullanmak yanlış olur. Çünkü deri sorunlarına yol açma ihtimali vardır. Silikon tabaka, kıyafetin altına yapışmaz veya kenarları kolayca sıyrılmaz. Yarayı nemli tutarak zamanla iyileşmesini ve izlerin kapanmasını sağlar. Böylelikle kozmetik olarak da vücudun daha iyi görünmesini sağlamış olur.
Ameliyat izi benzeri bir çok çeşitli iz hastanın vücudunda hareketlerini tam anlamıyla yerine getirebilmesini engelleyecek kısıtlamalar oluşturmaktadır. Bölgenin kasılmasını sağlamak, kan akışını o bölgede yoğunlaştırarak sıcak tutmak hareket kısıtlamalarını mümkün olduğunca en aza indirebilmek için kullanılan etkili bir yöntemdir. Bu yaralar sadece hareket kısıtlamasıyla kalmayıp vücut üzerinde kabarıklık ve sertlik gibi faktörler oluşturabilmektedir. Bunu giderebilmek için yara ve skarların üstüne kısmi bası uygulanarak ağrıların hafiflenmesi mümkündür. Asıl amaç bölgenin nemli tutularak bölgenin gereğinden fazla sertleşmesini ya da kabarmasını önlemektir. Bası giysiler ile bu sistem daha kolay ve etkili bir şekilde sunulmaktadır.
Türkiye’de yaklaşık 25 yıllık bir geçmişe dayanan lenfödem bası giysileri, hasta memnuniyetini hat safhada tutmak için tasarlnamış bir yardımcı medikal giysidir. Yaralanan ya da işlem görmüş bölgedeki kas ve et dokusuna verilen zararı bölgeye yayarak, etrafına uyguladığı sürekli basınç ile kan dolaşımını tetikleyip yaranın kendini yenileme süresini en hızlı seviyede tutmak asıl amacıdır.
Lenfödem bası giysileri dokunun olağandan farklı olarak anormal bir biçimde şişmesini engeller. Dokuların, hasar görmüş bölgede kendini yenilerken, hasar görmüş bölgedeki dokuların beklenmedik düzeylerde yumuşayarak kan kaybının yaşanması, tahimn edilen iyileşme süresinin tahmin edilemez bir biçimde uzaması, geçici olarak tahmin edilen yara izlerinin kalıcı duruma dönüşmeye başlandığının belirtileri gibi durumların yakın takibinin daha kolay sağlanmasını ve bu gibi kötü durumların önüne geçilmesinde büyük ölçülerde yardımda bulunmaktadır.
Kas ve et dokularını istenen seviyelerde sıkı ya da serbest tutabilme kabiliyetine sahip olduğundan medikal öncelikli sağlık uygulamalarının yanı sıra kilo alıp verme programlarında da kullanılmaktadır. Ödem toplulukların gerigin bantlarla sıkı sıkıya tutulması kilo vermeye, selülit gibi kısımları yakmaya yardımcı olduğu medkal steril ortamlarda değerlendirilip başarıya ulaştığı uzmanlarca raporlanmıştır. Kilo alma konusunda ise iştah kapanmasına neden olan kas gruplarını deaktif edecek öbeklere basınç uygulayarak iştah seviyelerini arttırdığı gözlenmiş, deneklerin daha rahat yemek yiyerek, daha hızlı bir biçimde, hem de sağlıklı yoldan kilo aldığı gözlemlenmiştir.
Skar, yara izi anlamına gelir. Birçok durumun sebep olabileceği kalıcı izlere denir.Normalde yara izleri yani skar dokular hipertrofiktir, yani doğrusal ve yara sınırlarının içinde kalan izlerdir. Keloid skarlar ise sorun yaratır. Çünkü normal yara izinin sınırlarını asimetrik şekilde aşarak büyür. Ölçüleri belli olmaz, yani büyük bir yaranın ardından oluşursa kesin büyük bir keloid oluşacak demek yanlıştır. Sınırların içinden çıkar, ancak bunu doğrusal, dairesel ve yatay şekillerde yapabilir. Hipertrofik skar dokuları kendiliğinden iyileşip kaybolabilir ancak keloid skar dokular cerrahi müdahale olmadan geçmez. Hatta cerrahi müdahalenin tekrarlanması bile gerekebilir, çünkü yeniden oluşmaya elverişli bir doku türüdür.
Skar Doku ve Keloid Nasıl Oluşur?
Skar doku, yaraların iyileşmesinin sonucu olarak oluşur. Her yara kalıcı bir iz bırakır, bu bazen gözle görülmez, bazense oldukça kolay şekilde görülebilir. Her türlü yaralanma skar doku oluşturur. Kesik, yanma, çizik gibi sık rastlanan yara sebeplerinin yanı sıra, her tür ameliyattan sonra da skar doku oluşur. Dikiş atılan, kapatılan her yer skar dokuludur. Vücudun herhangi bir yerinde oluşabilir çünkü yaranın meydana gelmesiyle ortaya çıkacaktır. Keloid skar ise yaranın abartılı şekilde iyileşmesinin sonucudur. Genellikle göğüs, omuzlar, sırt, kulak çevresinde ortaya çıkar. Yarayı iyileştirmek için ortaya çıkan fazla istek ve acele sonucu vücuda doğal bir tepki gibi görünebilir. Deriden çok daha kırmızı, daha ilginç, büyük, şişkin ve çirkin görüntüsü de keloid skarların sevilmemesinin nedenlerindendir.
Cerrahi operasyonlar sonrasında bu tür izlerin ortaya çıkması normaldir. Aylar, yıllar boyunca kalıcı tipte de olabilir, sürekli kalıcı tipte de olabilir. Skar doku korkulacak bir şey değildir ancak kaşıntı, bazen acı verebilir. Ayrıca deriden farklı görünmesi de tedavisinin istenme sebeplerindendir. Ameliyatla alınabilir, iğne ve ilaç tedavisiyle iyileştirilebilir. Ancak herhangi bir ameliyata giriyorsanız skar dokudan korunma şansınız yoktur, küçük veya büyük bir skar doku sahibi olursunuz.
Lenfödem, kronik bir rahatsızlıktır, hiçbir zaman tam olarak iyileşmez ancak kontrol altında tutulabilir. Genellikle kanser tedavisinde yapılması gereken operasyonlardan sonra ortaya çıkar. Örneğin koltuk altı lenf bezlerinin alınması burada lenf akımının engellenmesine neden olur. Lenf akımı gerçekleşmezse kolda şişme, rahatsızlık hissi ve ağrı oluşabilir. Kolda meydana gelen darbe, sıyrık, kesik, enfeksiyon, böcek ısırığı da sebep olabilir.
Lenfödem, cerrahi operasyonlardan sonra kısa süre içerisinde gelişip kontrol altına alınabilir. Radyoterapi sonrasında daha yavaş gelişip yine kolayca kontrol altına alınabilir. Ancak en çok görülen tip, aylar ve yıllar içinde gelişen ve kontrol altına almak için daha çok çaba gösterilen tiptir. Başlıca belirtileri, kolda sıkışma, dolgunluk, ağrı, ağırlık, hareket zorluğu, deride gerginlik, karıncalanma, şişlik, kızarıklık, bileklerde hareket zorluğu, kol ve el aksesuarlarını kullanırken sıkma gibi sayılabilir. Lenfödemin tedavisinde egzersiz önemli bir yerde bulunur. Çünkü egzersiz sırasında lenf akımı 15 kat daha fazla olur. Lenf akımı daha hızlı ve fazla olduğunda lenfödem ortaya çıkamaz. Kronik bir hastalık olduğu için ömür boyu dikkat etmekte fayda vardır. Doktorun veya fizyoterapistin önerdiğinden fazla egzersiz yapmak yarar yerine zarara neden olabilir. Aşırı zorlamayın. Nefes egzersizlerini uygulamayı unutmayın. Lenfödem tedavisinde size verilen bası kıyafetleriyle egzersiz yapmayı unutmayın. Sıkı iç çamaşırları veya sutyen askısı gibi kıyafetleri kullanmayın. Belli bir ritimde egzersiz yapın. Egzersiz yapmadan şeker, tansiyon seviyelerinizi ölçün.
Etkilenen kolunuzu kaldırın, elinizi havada açıp kapayın, ardından aynısını etkilenmeyen kolunuzla da yapın.
Etkilenen kolunuzu kaldırın, elinizi bağlı olduğu omzunuza değdirin ve çekin.
Etkilenen kolunuzu kaldırın, etkilenmeyen kolunuzun bağlı olduğu omza yaklaştırın, elinizle omuza değin ve çekin.
Etkilenen kolunuzu dirsekten yüzeye 90 derece olacak şekilde kaldırın, elinizi yumruk yapın ve çevirin.
Etkilenen kolunuzu dirsekten yüzeye 90 derece olacak şekilde kaldırın, parmaklarınız yukarı bakacak şekilde elinizi çevirin.
Tüm bunları 10 defa tekrar edin. Sırası önemli değil, hiçbiri yorucu veya acı verici egzersizler değildir. Ancak herhangi bir acı hisseder veya yapamazsanız doktorunuza başvurunuz.
Yanık vakaları başta olmak üzere çeşitli ameliyatlar ve kazalar sonrasında kullanılan yanık bası giysileri bu tür vakalar sonucunda vücutta oluşan yara izlerine (skarlar) uygun şekilde basınç uygulayarak nemli tutar ve böylelikle yaranın sertleşmesi, kabarması ve kozmetik olarak kötü görünmesine engel olur. Oluşan yaranın acı vermeden düzelmesi ve bu aşamada dış etkenlerden korunmasını sağlar.
Yanık Bası Giysisi Üretimi
Yanık bası giysileri hastanın özel ölçülerinde üretilen ve vakanın durumuna göre silikonlu ve silikonsuz olarak kullanılan giysilerdir. Örneğin; hastanın yanık sonrası yara oluşan bölgesi belirlenerek giysi hazırlanırken yanık oluşan bölgeye skar giderici silikon uygulanıp yaranın üzerine gelecek şekilde monte edilir. Skar oluşumları enfeksiyon riskine açık oldukları için ölçü alınırken hijyenik şartlarda ölçü alınmasına dikkat edilmelidir. Özel kumaşlardan ve dikişlerden oluşan yanık bası giysilerinde bazı hassas bölgeler için dikişsiz birleştirme veya özel tekniklerle çok ince dikişlerde kullanılmaktadır. Kullanım kolaylığı açısından yanık bası giysileri fermuarlı olarak üretilmektedirler.
Yanık Bası Giysisi Fiyatları (SUT Fiyatları)
Yanık bası giysileri özel ölçülerde ve vücudun genel ya da belirli bir bölgesi için üretilen giysiler oldukları için fiyatları değişkenlik göstermektedir. Genel bir fiyat bilgisi vermesi amacıyla Sağlık Uygulama Tebliğinin (SUT) 05.07.2018 tarihinde yayınlamış olduğu son güncellemesi ve yanık bası giysileri için 25.3.2017 tarihinde yapmış olduğu değişiklikleri gözönünde bulundurursak fiyat listesi aşağıdaki tablolarda görünen şekilde genel bir bilgi sahibi olmanıza yardımcı olabilir. Bu fiyatlar son tüketici fiyatları olmayıp Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarıdır. SUT fiyatları düşülerek fiyat farkı alınmaktadır.
05.07.2018 Değişiklik Tebliği İşlenmiş Güncel 2013 SUT Tablosu (Yanık Bası Giysisi Bölümü)
Not:Fiyatlar genel bilgi amaçlıdır. Vakanın durumuna göre değişiklik göstermektedir. Lütfen fiyat sormak için iletişime geçiniz.
Lenfödem belirtilerini öğrenmeden önce lenfödemin ne olduğunu bilmek gerekmektedir. Bu nedenle sizlere öncelikle kısa bir şekilde lenf sistemi ve lenfödemlerden bahsetmek isteriz. Lenf sistemi; dalak başta olmak üzere dalakla birlikte, lenf damarları, lenf hücreleri, lenf kılcalları, lenf nodülleri, timüs bezi ve bademciklerden meydana gelir. Vücudumuzun canlı olmasının başlıca sebebi olan hücreler sıvı ortamlarda bulunmaktadır. Bu sıvı ortamlar aracılığıyla hücrelerin beslenmesi sağlanmaktadır. Ancak her beslenme alışkanlığında olduğu gibi beslenme sonrası atık maddeler meydana gelmektedir. Bu atık maddeler vücuttan atılmaz veya süzülüp tekrar yararlı hale getirilmezse insanın ölümüne neden olabilmektedir. Tam da bu noktada lenfler devreye girmektedir. Lenf sıvısı atıkları taşımakta ve lenf nodüllerine ulaştırmaktadır. Lenf nodüllerine ulaşan atık maddeler süzülmektedir. Süzülme işlemi sonrasında temizlenen lenf sıvısı tekrar lenf dolaşımına katılmaktadır.
Lenf sistemi de damar sistemi gibi çalışmaktadır. Birbirleriyle birebir benzerlikler taşımaktadırlar. Lenf nodüllerinin görevini kan için böbrekler yapmaktadır. Kandaki atık maddeleri süzen böbrekler gibi lenf nodülleri de insan yaşamı için oldukça önemlidir. Böbreklerde yetmezlik başlangıcı böbreklerin düzgün çalışmamasıyla başlamaktadır. Lenfödem de böbrek yetmezliği gibidir. Lenf sıvısının tam olarak temizlenememesi ve hücreler arasındaki sıvıda artışın meydana gelmesi lenf ödemleri oluşturur. Bu artan sıvı miktarı nedeniyle vücudun belli kısımlarında ve dokularında sıvı birikmeye başlamaktadır. Bu biriken sıvı vücuda zarar vermektedir.
Yüz bölgesinde, boyun kısmında, kollar, bacaklar, karın ve akciğerlerde oluşabilen lenfödem belirtileri şu şekildedir:
-Belirli bölgelerde meydana gelen şişkinlikler
-Şişkinlik oluşan bölgelerde bulunan eklemlerde oluşan hareket kısıtlığı
-Karın, kasık ve kol altı bölgelerinde aynı zamanda sert olan alanlarda ağrı meydana gelmesi
-Cildinizde gerginlik ve sertlik hissi oluşması
-Vücudunuzda gözle görülen deformasyon oluşması lenfödem belirtileri olabilmektedir.
-Kendinizi rahatsız hissetmeniz
-Sürekli tekrarlayan enfeksiyonlar
-Radyoterapi uygulaması geçirdikten sonra oluşabilmektedir.
-Cerrahi müdahale, tümöral bozukluk ve travma lenfödem sebeplerinden olabilir.
Lenfödem ilerleyip tedavi edilmediği takdirde ciltte kalınlaşma ve kol veya bacaklarda şişme, ileri derecede sertleşme gözlemlenebilir.
Uzmanlar lenfödemin toplumun %2 kısmında görülebilecek nadir bir rahatsızlık olduğunu söylemektedir.
Yanık bası giysisi bazı özel durumların ardından yaraların iyileşme sürecinde kullanılması elzem noktada olan tedavi araçlarından bir tanesidir. Özellikle geçirilen operasyonların ardından, yanık durumlarından sonra veya bazı yaraların iyileşme süreçleri beklenenden uzun bir tedaviye muhtaç kalabilir. Nitekim yanma vakalarından sonra cilt üzerinde görülebilecek olan semptomlar(bulgular), kabarıklık gösteren yaralar farklı tedavi yöntemleri ile beraber daha kolay bir sonuca ulaşma noktasında insanlara yanık bası giysisinin de önemini vurgulamaktadır. Bir tedavi aracı olan yanık bası giysilerinin belli başlı faydalarının da bu esnada vurgulanması gerekiyor.
Yanık Bası Giysisinin Faydaları
Başta da belirtmiş olduğumuz gibi yanık bası giysisi kullanım alanlarına bakıldığı zaman son derece geniş bir yelpazede değerlendirilmesi gereken ürünlerden bir tanesidir. Yanıklara uyguladığı nemli yapı, yaralara yapmış olduğu baskı ile beraber tedavi yöntemleri arasında oldukça rahat bir kullanım imkanına da sahip olması ile beraber insanların karşısına çıkmaktadır. Yanık bası giysisinin faydalarından bir tanesi de kişiye özgü olarak üretilmesidir. Dolayısı ile yaranız veya yanığınız ile aslında canınızı daha fazla acıtma anlamında da herhangi bir sorun ile karşılaşmamanız sağlanmaktadır. Silikonlu yapısı ile beraber yaranın olduğu bölgeye de esnek bir kullanım sağlamaktadır. Bununla birlikte yanık bası giysisinde kullanılan robotik dikişler de bu kullanım imkanının ne denli konforlu olduğunu da kanıtlar niteliktedir.
Yanık Bası Giysisi Nasıl Kullanılır?
Açık yaraların, iz bırakan yanıkların iyileşme süreçlerinin tamamlanmasının hemen ardından yanık bası giysisini kullanmanız uzmanlar tarafından önerilmektedir. Yaranın veya yanığın bıraktığı kalıntıya göre 3 ay ila 12 ay arasında bir kullanım süresi de bilgi sahibi olunması gereken detayların başında gelmektedir. Tabi ki bazı insanların belirli aparatları kullanma noktasında zorluk yaşadığı da karşımıza çıkan gelişmelerden biri olsa da yapımı ve üretimi sebebiyle yanık bası giysisi kullanım esnasında herhangi bir olumsuzluğa yol açmamaktadır. Nitekim kullanmaya başlamanızın hemen ardından atlatacağınız alışma süreci ile beraber yanık bası giysisini yaralarınız veya yanıklarınız için kullanmanız da mümkün bir konumda yer alacaktır.
Halk arasında (fil hastalığı) olarakta bilinen lenfödem, lenfatik sistemin düzgün çalışmaması sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Lenf sisteminde bulunan lenf sıvısı lenf damarlarıyla taşınmaktadır ve lenfatik sistemin düzgün çalışmaması sonucunda taşınamayan sıvının belli bir bölgede birikmesi sonucu lenfödem ortaya çıkmaktadır.
Genellikle bacaklarda ve kollarda ortaya çıkan lenfödemin belirtileri arasında en sık görülenler belirli bir bölgede şişkinlik ve ağrı hissidir. Kol ve bacak ağırlığında artış ve cildin gergin ve sert olmasıda gözlemlenebilmektedir.
Lenfödem tedavisinde cerrahi müdahalenin yanı sıra fizyoterapi ve kompresyon tedaviside uygulanmaktadır. Kompresyon tedavisinde kompresyon bandajları ve kompresyon giysileri kullanılmaktadır. Bu tedavi yönteminde amaç lenf sıvısının birikmemesi için bölgeye uygun basınç sağlanmasıdır.
Güneş yanığı, cildin uzun süre ultraviyole (UV) ışınlarının etkisi altında kalması sonucu ortaya çıkmaktadır. Deri yoğun ultraviyole ışınlara maruz kaldığında oluşabilecek riskli durumlara karşı (cilt kanseri gibi) savunmaya geçmektedir. Etkileri daha geç görülse de güneş yanığı yoğun ultraviyole ışınları altında kalınması sonucunda kısa sürede oluşabilmektedir.
Güneş Yanığı Belirtileri Nelerdir?
Güneş yanığının ilk belirtileri kızarıklık ve bazen kızarıklıkla birlikte oluşan şişlik şeklinde gözlemlenmektedir. İlerleyen süreçte nem ve su kaybı sonucunda oluşan sıkılaşma hissi görülebilir.
Bunlara ek olarak;
düşük kan basıncı,
mide bulantısı,
baş ağrısı ve yüksek ateş bilinen diğer güneş yanması belirtilerindendir.
Güneş Yanığı Kimlerde Daha Çok Görülür?
Güneş yanması hemen hemen herkesin maruz kalabileceği bir durum olmakla birlikte özellikle açık tenli, renkli gözlü kişiler ve çocuklar güneş yanıklarına karşı daha duyarlı grupları oluşturmaktadırlar.
Güneş Yanığından Korunmak İçin Neler Yapılmalıdır?
Güneş yanığı 1. ve 2. derece yanıklara örnek olarak verilebilir. Derinin aşırı derecede ultraviyole (UV) ışınlara maruz kalması cilt kanseri için ciddi derecede risk oluşturabilmektedir. Bu gibi olumsuz durumlardan korunmak için;
- Özellikle yaz aylarında güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmamaya dikkat edilmesi
-güneş gözlüğü ve şapka kullanılması
- güneş ışınlarına karşı hassas ciltlere sahip olan kişilerin düzenli şekilde güneş kremi kullanması güneş yanığı riskini azaltmaya etkin olan faktörlerdendir.
Bacakta bulunan dokularda lenfatik sistemin düzgün çalışmaması sonucu hücreler arası sıvı artışı (lenfödem) şişlik ve ödem oluşabilmektedir.
Lenfödem sonucu oluşan bacak şişliği tedavisi zor, uzun zaman alan ve takip edilmesi gereken bir durumdur. Gelişen çeşitli tedavi yöntemleriyle uzun süreli olsa da tedavisi mümkündür.
Sıklıkla bacak ve kollarda görülen lenfödem hastalığı doğuştan olabileceği gibi çeşitli nedenler sonucu sonradan da oluşabilmektedir. Radyasyon terapisi görmüş ya da bazı kanser kastalarında lenf bezlerinin alınmasından dolayı lenfödem ortaya çıkabilmektedir. Bu tür tedaviler görmüş hastalar ayaklarında şişlik gözlemlediği takdirde vakit kaybetmeden doktorlarına başvurmaları önerilir.
Yanık vakalarında açık yaraların kapanması sonrasında oluşan hipertrofik skar veya kelloid gelişimi görülebilir. Bu durumda vücudun ürettiği fazla kollajen, vücut hareketlerini kısıtlayabilir ve kozmetik olarak da kötü görüntüye sebep verebilir. Yanık bası giysileri uyguladıkları mekanik basınçla (ve elbiseye entegre edilen tıbbi silikonlarla) skar gelişiminin azaltılmasını sağlar ve dünyada yanık sonrası standart tedavi olarak kabul edilmektedir.
Yanık bası giysileri genellikle kişiye özel ölçülerde üretilemektedir. yaranın olduğu bölge basınç ve nemlendirme amacıyla slikonla kaplanmaktadır ve aynı zamanda yaraya zarar verecek dış etkenlere karşı koruma sağlamaktadır.
Faydaları Nelerdir
Yanık vakaları ülkemizde çok sık görülen yaralanma türlerindendir. Kaynar sıvı dökülmesi, elektrik, kimyasal sebepler gibi sebepler yanık yaralanmalarına neden olabilmektedirler.
Hafif yanıklarda tedavi süreci kısa sürmekle birlikte daha şiddetli yanık vakalarında hipertrofik skar, şekil bozukluğu ve deride kabarma görülebilmektedir. Yanık yaralarının düzgün bir şekilde tedavi edilebilmesi amacıyla cerrahi tedavinin devamında yanık bası elbilerenin kullanılması tavsiye edilir.
Yanık bası elbisesi, yanık sonucunda skar veya kabarma oluşan bölgeye bası uygulanması amacıyla kullanılmaktadır. Yanık oluşan bölgenin üzerine hastaya özel ölçülerle hazırlanmış ve silikon uygulanmış yanık bası elbisesi kullanılarak yaranın nemli kalması ve düzgün bir şekilde iyileşmesine sağlanır. Buna ek olarak yanık bası elbiseleri bölgenin dış etmenlerden korunması ve skardan dolayı oluşan kabarma ve şekil bozukluklarının kozmetik olarak düzgün görünmesi amacıyla iz kalmadan uygun bir şekilde tedavi edilmesine yardımcı olur.
Bu giysilerin etkin bir tedavi sağlaması için dairesel (çevresel) kompresyon uygulaması gereklidir. giysiler damarlara basınç uygulayarak kaslara kan ve oksijenin daha fazla gitmesine yardımcı olur.
KONTRAKTÜR: Kontraktür, yanık sonrası yaralanmalarda, deri veya eklem büzüşmesidir. Kontraktürler, genelde mobiliteyi kısıtlarlar ve işlev bozukluğuna neden olurlar. Skar tam olarak olgunlaşmadan önce oluşur ve sıklıkla hipertrofik olarak ortaya çıkar .